NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ
أَيُّوبَ
عَنْ
حَفْصَةَ
عَنْ أُمِّ
عَطِيَّةَ
قَالَتْ
نُهِينَا
أَنْ نَتَّبِعَ
الْجَنَائِزَ
وَلَمْ
يُعْزَمْ عَلَيْنَا
Ümmü Atıyye'den demiştir
ki:
"Biz (kadınlar)
cenazenin arkasından gitmekten nehyolunduk. (Ancak bu mesele) üzerimize kesin
bir şekilde haram kılınmadı.
İzah:
Buhari, cenâiz,
İ'tisam; Müslim, cenâiz; İbni Mâce, cenâiz; Ahmed b. Hanbel VI- 408.
Hz. Nebi'in bu yasağı
kadınlara bizzat kendinin koymuş olması ihtimali bulunduğu gibi, bir elçi
aracılığıyla koymuş olması ihtimali de vardır. Nitekim Beyhakî'nin Ümmü Atıyye
(r.a)'dan rivayet ettiği bir hadisi şerifte, "Rasûlü Ekrem'in Medine'ye
geldikten sonra; kadınların bir araya toplanmalarını emredip, Hz. Ömer'i
göndererek onları cenazenin ardından gitmekten menetmesini emrettiği"
ifade edilmektedir. Hz..Ümmü Atıyye'ye göre, mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i
şerifteki "kadınların cenazenin arkasından gitmeleriyle ilgili
yasak" kesin bir yasak olmayıp ancak kerahat-i tenzihiyye ifade eden bir
yasaktır. Çünkü, her ne kadar Rasülü Ekrem Efendimiz, kadınların cenazenin
ardından gitmesini yasaklamışsa da, bunun kesinlikle yasak olduğunu te'kid
edici bir açıklamada bulunmamıştır. Halbuki Hz. Nebi diğer yasakların yasak
olduğunu açıkladıktan sonra, bir de onların haramhğım te'yid eden beyanlarda
bulunurdu.
Hz. Ümmü Atıyye'nin Hz.
Nebi'in bu yasağının tahrim ifade ettiğini, başka karinelerden sezmiş olması
da mümkündür. Kerahet-i tenzihiyye ifade ettiğine dair bir karinesi bulunmayan
yasaklar ise, kesinlikle hürmet ifade eder.
İmam Kurtubi'ye göre de
mevzumuzu teşkil eden Ümmü Atıyye hadi-sindeki nehy tahrimiyye değil,
tenzihiyye ifade etmektedir. Çünkü Ebû Hu-reyre'den rivayet edilen "Hz.
Nebi, Hz. Ömer'in bir cenaze merasiminde ağlayan bir kadını azarladığını
görünce -onu bırak ya Ömer! Çünkü göz yaş dökücüdür- buyurmuştur."[İbn
Mace, cenâiz] mealindeki hadis-i şerif buna delalet etmektedir.
Dâvûdî'ye göre, metinde
geçen "Cenazenin arkasından gitmekten nehyolunduk" sözü, kadınların
cenazeyi uğurlamak için arkasından gitmelerinin haram olduğunu ifade eder.
Çünkü nehyde aslolan tahrimdir. Buradaki nehyin hükmünü haramhktan çıkarıp
kerahat-i tenzihiyyeye hamlettirecek bir karine yoktur.
Metinde geçen
"üzerimize -kesin bir şekilde- haram kılınmadı." cümlesi ise;
"ta'ziye için ölünün yakınlarına gitmemiz bize haram kılınmadı." anlamında
kullanılmıştır.
Davûdî'nin bu sözü 3123
numaralı hadis-i şerife uygun olmakla beraber, mevzumuzu teşkil eden hadis-i
şerifin zahirine aykırıdır.
Hadisin zahirinden,
kadınların cenazeyi takib etmelerinin mekruh olduğu anlaşılmaktadır. Bu mevzuda
Şafiîlerin görüşü de budur. İbnü'l-Münzir'den; İbn Mes'ud ile İbn Ömer, Ebû
Ümame, Hz. Aişe, Mesruk, Hasan-ı Basri, En-Nehâî, Evzâî, İmam Ahmed, İshak ve
es-Sevri'nin de bu görüşte oldukları rivayet edilmiştir.
İbn Hazm ile
Ebu'd-Derda, Zührî ve Rabia ise, ka dınların cenazeyi takibetmelerinin caiz
olduğunu söylemişlerdir.
Malikilere göre,
erkeklerin şehvet duymayacakları derecede yaşlı bir kadınla, babasını veya
annesini, kocasını, oğlunu veyahut kardeşini kaybedip te fitneye sebep
olmasından korkulmayan genç bir kadının cenazeyi ta'ki-betmesinde bir sakınca
yoktur. Fakat fitneye sebep olmasından korkulan genç kadınların cenazeyi
takibetmeleri ise mutlak surette haramdır.
Hanefilere göre,
kadınların cenazeyi takibetmeleri keraheti tahrimiyye ile mekruhtur. Çünkü bir
hadis-i şerifte Nebi Efendimiz, cenazeyi ta-kibeden kadınlara hitaben
"sevab kazanarak değil, günaha girmiş olarak dönün" buyurmuştur.[İbn
Mace, cenâiz]
Hanefi âlimlerinden İbn
Abidin, Hanefi mezhebinin görüşüne delil olarak İbn Mâce'nin bu hadisini
zikrettikten sonra şöyle diyor: Bu hadisi İbn Mâce zayıf bir senetle rivayet
etmiştir. Lakin zamanın değişmesiyle meydana gelen yeniliğin manâsı, bunu
te'yid etmektedir. Bu yeniliğe Hz. Aişe şu sözleriyle işaret etmiştir.
"Rasülullah (s.a.v.) kendisinden sonra kadınların ne modalar
çıkardıklarını görse idi, Beni İsrail'in kadınları menedildiği gibi mutlaka
onları menederdi." Bu onun zamanındaki kadınlar hakkında söylenmiştir. Ya
zamanımızın kadınlarına ne demeli? Sahihayn'da Ümmü Atıy-ye'den rivayet olunan
"Biz cenazelerin peşinden gitmekten men olunduk, ama kati olarak bize
yasak edilmedi." Yani "Bu nehy tenzih içindir" hadisine
gelince, bu hadis o zamana mahsus olması gerekir. O zaman kadınları mescid ve
bayramlara çıkmaları mubah idi."[Davudoğlu A. İbn Abidin, III- 480, 481.]
İmam Nevevî de cumhur
ulemanın kadınları cenazenin peşinden gitmeyi menettiklerini, Kâdî Iyaz'dan
nakletmiştir.
Netice olarak şunu
söyleyebiliriz ki: Kadınların cenazenin peşinden gidip gitmeyecekleriyle
ilgili ihtilaf, örtünmeye dikkat edip, süslenmeksizin ve ağlayıp sızlamaksizm
cenazeyi takibeden Hz. Nebi devrindeki kadınlar hakkındadır. Bu hususlara
dikkat etmeyen kadınların cenazenin peşinden gitmelerinin haram olduğunda
ittifak vardır.